Bloglarda sürekli yenilenen yazıları gördükçe kemirdi beynimi blogu yenile düşüncesi. Ama gel gör ki ne vakit vardı yenilemeye ne de yazacak bir şey :(
Bu günlerde kendimi bir boş vermişim ki sormayın.
Kayınvalidem 27 Nisan’da geldi 22 Mayıs’ta da evine döndü. Bu süre içinde işyerinde benim görevim değişti. İşyerinde yeni görevime alışmaya çalışırken evde de misafir ağırladığım için hem bedenen hem de ruhen çok yoruldum. Yeni yeni kendime gelmeye çalışıyorum. Bakalım ne kadar sürer kıvama gelmek :D
Talha babaannesine inatla yaklaşmadı ve babaanne demedi. Çok zorlanırsa babasına dönerek “Şenin Annen” dedi. Kadıncağız onca yol tepip Talha ile oynamaya geldi. Bizim velet lütfedip bir gün bile yanında durmadı. Sabah biz işe giderken “oğlum sen bu gün babaannenle kal” diyoruz. Duymasıyla ayılması ve dahi “ben ananeme gitcem” demesi bir oluyor. Kayınvalidem Talha’yı öpmek istiyor Talha kaçacak delik arıyor. Son gün biraz yaklaştı kadına da giderken gözü arkada kalmadı :D
Talha serpildi, büyüdü dillendi bu süre zarfında.
Artık her şeyi söylüyor. Son günlerdeki favorisi başlıkta da görüldüğü üzere “Ben boşuldum! Tami et!!!”
Bunu söylemesinin nedeni de arabamızın bir hafta tamirde kalması.
Araba âşığı bir çocuk olduğu için çok dokundu bu ayrılık Talha’ya. Sürekli soruyor:
- Bişim ababa nede? (inatla Ababa diyor araba demiyor)
- Tamire gitti annecim.
- Neden?
- Çünkü bozuldu.
- Ben de boşuldum. Tami et!!!
Evladım kendini araba zannetmeye başladı :D
ooşun teyze!!! Tekrar teşekkür ederiz. üst kısmı hemen kirlettik ancak alt kısımla fotoğraflayabildik
Geçtiğimiz cumartesi işyerine getirdi babası Talha’yı. (Biz eşimle aynı binada çalışıyoruz) Beni arıyor telefondan:
- Anne napiyon?
- Çalışıyorum annecim. Sen ne yapıyorsun?
- Ben de çalışıyom. Yaşı yaşıyom…
- Oooo çalış annecim.
- Çalışıyom anne. Şana mama alcam.
Güler misin ağlar mısın? Oğlum para kazanıp bana mama alacakmış.
Bazen de bana “şen çalışma evde otur. Ben çalışcam, yaşı yaşcam, para alcam, şana mama alcam” diyor.

Hadi ablacım aç artık şunu! Oyuncak hürmetine bekliyoruz iki saattir!!!!
Talha’nın park sevdası da had safhaya ulaştı son günlerde. Gece gündüz demeden sürekli “paka gitcem” diyor. Parkta sabahlasa gıkı çıkmaz. Kayınvalidem buradayken bir akşam Florya’ya gittik. Talha 2 saat hatta belki de daha uzun bir süre kaydıraktan kaydı. En sonunda bıraktı mı hayır tabi ki sökerek ayırdık. Nerdeyse banklarda sızıp kalacaktım.
Bu aralar yazıdan da anlaşıldığı üzere Talha ile bol bol telefonda konuşuyoruz. Bizim bebe ananesine vermiyor telefonu. Bazen de kadıncağızı zorluyormuş annemle konuşcam telefon aç diye.
Geçen aradım yine konuşalım diye:
- Annecim nasılsın?
- İiim anne. Ben şeni şok şeviyom anne.
- Aaaa ben de seni çok seviyorum annem.
- Babamı şevmiyom
- Neden annecim üzülür ama baban?
- Üşüşlün. Beni aramio…
Babası telefon açmadığı için onu sevmiyormuş. Bacaksız :D

Dün Talha’yı pusetine attık. Çarşıda biraz dolanalım dedik. Sonradan benim ampul yandı. Biz bu bebeyi sürekli pusette taşırsak bu yorulmaz biz yoruluruz. Gece uyumaz!!!
Hemen bir uyanıklıkla kaldırdık bebeyi yerinden hadi yürüyelim seninle diye. Bizimki tutturdu puseti sürecekmiş. İyi dedim sürsün bari. Yardım da talep etmiyor. Kendi başına sürecekmiş. E boyu da yetmiyor ki görsün yolunu. Kâh kaldırımlara kâh direklere çarpa çarpa ilerliyor bizim Talha.
Babası onu teşvik amacıyla başladı konuşmaya:
- Vay be Talha ne kadar güzel sürüyorsun. Afferim sana ben senin gibi sürmeyi bilmiyorum!
Talha’dan cevap gecikmedi tabi:
- Evet! Bilmioşun.
Böyle işte. Biraz karışık bir post oldu bir dahakine daha güzel yazarım inşallah… Şimdilik bir dahaki posta kadar bizi özleyin anacımmmmmm…
Dip not: Bu geçtiğimiz günler blog ailesi için pek bereketli oldu. Doğumlar sünnetler… Rabbim tüm blog ailesine hep mutluluklar yaşamayı nasip etsin…