27 Aralık 2007 Perşembe

Git gel 2500 km…



Evet, arkadaşlar sonunda döndük… Yani siz bilmezsiniz ama biz son 10 gündür İstanbul dışındaydık :D
Kurban bayramı vesilesiyle hem kalan yıllık iznimizi değerlendirelim hem de babaanneyi dedeyi görelim dedik…
Dedik demesine ama bilet organizasyonunu son günlere bırakmamızdan dolayı son haftayı gidecek miyiz, gitmeyecek miyiz, uçakla mı gitsek, otobüsle mi, arabayla mı? sorunsalına cevap bulma ile geçirdik.
Tabi benim kafamda bin türlü sorun… Yollarda kar var arabayla gitmek olmaz, otobüs yolculuğu çok uzun Talha durmaz, uçak biletleri ateş pahası üstelik gideceğimiz yerde havaalanı da yok, kış günü gittiğimiz yerde rahat edemeyiz… vs. tüm bunlara rağmen eşim gitmekte ısrar edince bize de kabul etmek düştü…
Vel hâsılı kelam sonunda iki kişi yan yana aktarmalı olaraktan bilet bulduk. Tüm hazırlıklarımızı yaptık… Talha’ya yiyecek bol miktarda, oyuncak bol miktarda, defter kalem, bez kıyafet… Tam teşekküllü hazırlandık ve bindik otobüsümüze… İlk dakikalarda tüm oyuncakları elden geçirerekten hepsinden hevesimizi aldık… Can sıkıntısı baş göstermeye başlayınca üretken anne başladı etrafında oyalayıcı şeyler aramaya…


Parmaklarımıza bebişler çizdik, kahve bardaklarından kuklalar yaptık, çubuk krakerden vampir olduk… En nihayetinde Talha’yı bir miktar oyalamayı başardık. Ama yol uzun, etraf karanlık, mekân dar olunca, elinizdeki bebe de hareketin zirvesinde olunca uzun yollar pek kolay geçmiyor…
En korktuğum şey Talha’nın bezini değiştirmekti… Ki onu da pek kokulu olaraktan yaşamış bulunmaktayım… Beyimiz molada yapmayıp otobüs henüz hareket edince faaliyete geçince biz de öğrenmiş olduk otobüste bez değiştirmeyi… Otobüste nasıl bez değişilir ve etrafa yayılan koku nasıl giderilir diye bir sorusu olan varsa hemen yardımcı olurum.
Nihayetinde yorulan ve hareket hâkimiyeti elinde olmadığını anlayan Talha karanlığın da etkisiyle uykuya esir oldu… Hemen beyimizin yeri yapıldı. Anne baba kucağına tahtı kuruldu… Ve yatırıldı…
Otobüste uyuma gibi bir özelliğim olmadığından, şoförün otobüsü iyi sürüp sürmediğini kontrol ettim sabaha kadar… Yollarda kar olduğu için bazı yerlerde pek bi savrulduk… Otobüsün her yerinden zangırdama sesleri geliyordu… En kötüsü de sanırım tekerlek üstünde oturmamızdı… Sabaha karşı dizlerimden aşağısını hissetmiyordum ki henüz çilemin bitmediğini otobüsün Kayseri otogarına gelmesiyle anladım. Aktarma yapacaktık. Henüz yol bitmemişti ama biz iptal vaziyetindeydik… Kayseri otogarı yeni yapılmış firmalar yeni taşınmış… Isıtma sistemi ya yoktu ya da ben hissedemedim :D
Kafelerden birine geçtik kahvaltı etme amacıyla… Ama o kadar soğuk tu ki aceleyle atıştırdık lokmaları direk bekleme salonuna geçtik. Talha onca saat oturmak zorunda kaldığı için artık isyanlardaydı. Bir o yana bir bu yana koşturuyordu. Biz hemen hareket edeceğimizi sanırken 4 saat daha o buzhanede beklememiz gerektiğini öğrendik. Sonunda saat geldi bindik otobüsten bozma bir araca. Dağılmadan gideriz ümidiyle yarı yola geldik ki adam bizi başka bir arabaya aktardı. En nihayetinde 3 vasıta ile gideceğimiz yerin otogarına vardık. Oradan sonrası hızlı geçti…

Daha doğrusu ondan sonra kayda değer pek bişey olmadı. Malûm babaanne ve dede, yenge ve kuzen, amcalar direk Talha ile haşir neşir oldular. Bize de uzun yolculuk sonrası biraz dinlenme fırsatı doğdu.
Ben iki günü yorgan döşek yataraktan geçirdim. Fena üşütmüştüm. Talha feci öksürüyordu ki hâlâ atlatamadı yavrum. Ama yinede yaramazlığının son kırıntısına kadar kullandı hakkını… Ev sobalı olduğu için ben de çok üşüyen biri olduğum için soba ile akrabalık bağlarımı güçlendirdim tüm tatil boyunca. Talha da sobanın bulunduğu odayı hareket alanı olarak küçük bulduğundan sürekli dışarı içeri girerekten hastalığını artırmakla uğraştı… Kuzenine mekânı dar etti… Tüm disiplin denemelerim babaanne ve dedenin hatta yenge ve amcanın küçüktür anlamaz ifadeleriyle sekteye uğradı, bu işten zararlı çıkan kuzen oldu.




9 gün boyunca evden bir defa dışarı çıkabildik ki o da büyük cesaret gerektirdi. Talha’nın halasına gitmek istemiştik. Ancak buz gibi havada nereye gidiyorsun be akıllım diyen olmadığı için bir postada orada üşüttük.
Nedense oradaki tüm araçların içi buz gibiydi. Parmaklarımdan olacam diye baya bir korktum. Arabanın dolmasını yaklaşık 45 dakika bekledik. 3 saat oturup tekrar geri döndük… Talha orada da hareketliliğinden ödün vermedi. Halasının kitaplarındaki meyvelerle, sebzelerle hayalî yemekler yapmak biraz oyaladı ama sadece biraz… (sonradan yaptığımız hayalî yemekleri annesine yaparak şaşırttı ahaliyi… Unutmamış maşallah…)
Talha tüm hafta boyunca gece uyumalarını protesto etti. Ağlayarak uyanmalar, bir o çekyata bir öbür çekyata yatmalarla geçirdik tüm gecelerimizi.
Nihayetinde bol ev oturmalı, bol üşümeli, bolca Talha’yı sobadan, kuzeni Talha’dan korumalı geçirdiğimiz tatil bitti…




Dönüş yolu ayrı bir muamma… Bu sefer aktarmasız tek vasıtayla gidebilecektik. Saat 15.00 de hareket edecektik. Ama dönüş saatimiz daha erken bir vakitte olunca Talha’yı oyalamak daha da zorlaştı. Talha ile resimler yaptık, tekrar parmak kuklalar yaptık, hem Talha’nın parmaklarına hem annenin hem babanın… Bulduğumuz her şeyi kuklaya çevirdik. Bardaklar, kaşıklar, çoraplar bile…
Yolda otobüsümüz jandarmalar tarafından durduruldu. Hepimizin kimlikleri alındı. Kontrol edildi. Tabi bu ne demekti, varışın gecikmesi, Talha’nın bunalması…
Sonra hareket ettik. Otobüs önceki yılların aksine ilk üç saatin sonunda bir tesiste durdu. Biz de aç midemizi doyurduk. Sonra döndük geri maceralarımıza… Bir üç saat daha geçti tam Talha dalmıştı ki otobüs yine konakladı. Biz üç saatte bir duraklamaya alışmıştık ki otobüs gece 3’e kadar bir daha durmadı…





Otobüsümüz pek şenlikliydi… Lahmacun kokuları, sarımsak kokuları, öksürükler, böğürmeler hatta başka kokular da vardı ama yazmayayım yazdıkça fena oluyorum… Talha’yı bin bir zahmetle uyutup kucağımızdaki tahtına yatırdık ki öndeki iki genç koltuklarını kucağımıza kadar yatıraraktan uykuya daldılar. Eee anneyiz ya herkesi şefkatle kucaklamak birinci vazifemiz…
Gece uzun, yol daha uzundu. Ben uykusuzluktan çıldırma noktasındaydım, zaten dizlerimden aşağısı da bana ait değildi. Nihayetinde vardık. Eve varışımla külçe gibi koltuğa düşüşüm bir oldu. Yalnız küçük bir sorun vardı. Bir iki saat sonra iş başı yapmam gerekiyordu. Ama yinede ne kadar uyursak kârdır dimi :D
Talha biz evden çıkarken çığlıklarla ağladı. Ayrılmak istemedi. 10 gün boyunca çok alışmıştık bir arada olmaya… İş dönüşü de küstü, bir müddet konuşmadı… Sonra her şey eski rutinine bağlandı…
Dip not: Biz yine bayram tebriğinde geç kaldık. Bu bayramda harçlıkları alamadık. Neyse bir dahaki bayrama diyelim :D
En dip not: Bu arada ben burada yokken baya olaylar olmuş. Esra’nın başına gelenleri okuyunca şok oldum. Allah muhafaza etsin tüm blog ailesini böyle hasta ruhlu insanlardan.
Kuaybe geçmişi silmiş sanırım, Minik patikler’de şifrelemiş blogunu… Ben yokken bebişlerin ne maceralar yaşadıklarını okuyamıyorum… Napalım sağlık olsun… Bebişler iyi olsun da…

10 yorum:

sühendan dedi ki...

Maceralı bir tatil daha bitmiş.Sen hiç uslanmıyorsun.Bırak gitsin eşin tek başına.Bu havada hareketli Talhayla senin otobüs yolculuğunda ne işin var:)

Hem daha yazın gitmemişmiydiniz öte tarafa:)

Neyse işin şakası bunlar...

Geçmiş olsun her ikinize de

Esra dedi ki...

Ne kadar macerali bir yolculuk olmus bu boyle. Ben otobus yolculuguna bebekle cesaret edemiyorum. Benimki asla koltukta oturmaz, tum otobusu gezmek isterdi kesin.
Hosgeldin... :-)

AYSUN dedi ki...

ya siz geçen bayram akıllanmadınız mı kardeşim bu bayram yine yollara hem de otobüsle çıktınız:):P

Okurken ben bittim senin durumunu düşünemiyorum:( Ama Talhâ'yı oyalama taktiklerini bir kenara yazdım:) Gayet ilginç olanlar mevcut...

otobüsde uyumak en büyük zevkimdir benim:)Tavsiye ederim... hem kokuları da duymuyorsun:P:P

muko dedi ki...

Merhaba ,çok maceralı otobüs yolculuğunuz olmuş:)
dönüş yolunda ki kokularada çok güldüm:)
Ayrıca oğlunuz çok tatlı Allahım sizin yavrunuzuda cümle evlletları da bağışlasın..

Kuaybe dedi ki...

Amaniiiinn.. Senin yolculuğu okuyunca şimdi benimki hiçbirşeymiş gibi göründü gözüme.. Oysa ben de otobüsten indiğimde bayılacak vaziyetteydim uykusuzluktan ve halsizlikten.. Ama cidden çok yorucu oluyor bebişlerle otobüs işi.. Bu arada nereye gittiniz siz Allah aşkına, Gürcistan'a falan mı :P Git git bitmedi o yollar okudukça :))

Ayşe dedi ki...

Eminecigim yolculuk maceralarinizi okurken ne kadar cok keyif aldimsa inan bir o kadar da yoruldum senin halini dusundukce...canim ne uzun yollari asmissininz esinin memeleketine varana kadar..ee uzak muzak dinlemiyor bu sila(esinin:) ozlemi degil mi??

minik talhacikla bu uzun yollarin ustesinden gelmek ve yolculuklari guzellestirmek adina yaptiginiz etkinlikler benimde cok hosuma gitti, hele hele de yorgun ve bitkin hallerinle emek verdigin icin tebrik etmek isterim canim...

Sevgilerimizle...

denizanasi dedi ki...

iyi cesaret valla. tebik ederim.. ben bir tülü cesaret edemedim:)

iyi senelerrrrrrrrrr

Bir Hoş Seda imiş... dedi ki...

İyi seneler canım.Yorucu ama güzel bir yolculuk ve bayram olmuştur inşallah.Özledik sizleri.Özellikle bardaklara bayıldım anne olmak demek böyle bir şey demekki sevgiler:)

Talha ile Eymen'in annesi dedi ki...

Evet Sühendancım daha yazın gitmiştik ama eşim ne gitmekten vazgeçti ne de bizi burada bırakmayı kabul etti. Hâliyle biz de düştük yollara… sağol diyorum.
Esracım evet çok maceralı oldu yolculuğumuz. Bizimki de başta oturmama eğilimi gösterdi ama sonra mecbur olduğunu anlayınca kaderine razı oldu… Teşekkürler…
Aysuncum sorma insan üzerinden zaman geçince unutuyor çektiklerini :D eşime tam olarak bu oldu sanırım… tüm geceyi otobüste uyumayı dileyerek sabah ettim. Ama işe yaramadı :D
Hoş geldin Mukadder teyzesi… o kokular yüzünden parfümüm bitti… duana âmin diyorum…
Kuaybecim, Gürcistan değil ama beklemelerle falan oraya gitmiş kadar olduk. 20 saat sürdü gidişimiz… K.Maraş’ın bir ilçesine gittik :D
Ayşecim çok teşekkür ederim. Ama sizin gibi becerikli annelerin yanında benim yaptıklarımın lafı bile edilmez…
Sağ ol denizanası… Bende de cesaret yoktu ama eşimin cesareti ikimize de yetecek seviyedeydi maşallah… Size de iyi seneler…
Çok teşekkür ederim Sedacım. Evet çok yorucu geçti ama yinede güzel diyebiliriz. En güzeli otogara varmaktı sanırım :D

Hafsa dedi ki...

gecmış olsun:)) ama tatıl olmuş ıste ıyı olmuşş degısdıklık guzeldır..)::))

Related Posts with Thumbnails