28 Nisan 2008 Pazartesi

17 Nisan 2008 Perşembe

İNSANOĞLUNUN HAYALİ: UÇMAK!!!

UÇAN TALHA!!!
UÇARKEN MERAKINA YENİK DÜŞEN TALHA!!!

İNİŞE GEÇEN TALHA!!!

UÇMAK GÜZELDE ŞU KONMASI OLMASA!!!



ANNE GÖKYÜZÜ ÇOK GÜZEL KEŞKE HEP UÇSAM :D
















Dip not: Arkadaşlar bulunduğumuz mekân Bay.ram.pa.şa Şe.hir Pa.rk.ı Nam-ı diğer Ad.ap.ark...

15 Nisan 2008 Salı

9,5 Bebeye 9 Dadı!!!

bebelere oyun hakkı tanımayan Talha!


Merhabalar merhabalar...
Yazı yazmayalı bayaaaaaaaa uzun zaman olmuş...
Malumunuz Talha’nın psikolojime verdiği ağır hasarı ancak atlatabilmiş bulunmaktayım...
Şimdilik bıraktı anne işe gitme demeyi. Gerçi tam olarak bırakmadı. Oyun oynadığımız zamanlarda “anne işe gitme” diyen bebe, beni kızdırıp azarı yiyince “şen işe dit” demeye başladı :D
Yani duruma göre gidip gitmeyeceğime karar veriyor... Allah’tan çok sayıda işe git cümlesini duymuyorum :D




Bizde durumlar çok farklı değil. Tuvalet eğitimi nihayete erdi sayılır. Yani bazı geceler bir iki kaçamak oluyor ama o kadar da olur dimi…





Gelelim büyük güne :D
Malumunuz blog anneleri olaraktan bir buluşma gerçekleştirdik…
Ben öğleden sonra için izin alabilmiştim işyerinden. Uzun zamandır öğlen vakti çıkmadığım için trafik hususunda hiçbir bilgiye sahip değildim tabi :D Seda’ya 1.5 da Eminönü’nde buluşuruz diye söyledim. Hacer ile bindik arabaya… O kadar çok trafik vardı ki normalde 15-20 dk. Süren yol bitmedi…




Eminönü’ne gidene kadar güzergâhtaki tüm ışıklarda bekledik. Yolumuza çıkan arabalara aile boyu kızdık… Eşim şoför mahallinde, yanda ben, arkada Talha… Çekilsene kardeşim, açsana yolu yahu, arabayı yeni mi aldın vs. tabi o arabalarda bulunanlar bunların hiç birini duyamadı :D (Allah’tan duyamadılar :))






Nihayetinde 2.45 gibi biz Eminönü’ne vardık. Seda’cığım beklemekten bitkin düşmüş bir hâldeydi :D Gerçi ben sıkılmadım dedi ama sağ olsun nezaketinden :D





Daha sonra vapur bekledik saat 3 de bindik vapura. Talha ile Seda teyzesi baya kaynaştılar vapur yolculuğu boyunca :D Minik Muhammet ile arabada başlamışlardı kaynaşmaya zaten :D





Neyse efendim biz uzuuun bir yolculuktan sonra indik vapurdan bu seferde taksiyle mi yoksa otobüsle mi gitsek diye kısa süreli bir tereddütten sonra bindik otobüse. En iyi yol bildiğin yoldur düsturunu benimsemiş bir şahıs olaraktan ha birde evi tek bilen kişi olduğumdan ağırlığımı hissettirdim ve çok uzun sayılmayan bir otobüs macerasına atıldık…


Hava tahminlerimden daha sıcaktı, Talha beklediğimden daha usluydu. (Sonraya saklıyormuş hakkını.)



Sessizce oynamaya çalışan Berk!


Otobüsten indik hepimiz perişan bir hâldeyken asıl sürprizi saklamıştım Seda ile Hacer’den :D (Çok şairane bir cümle oldu yahu :D)

Sühendan’ın evinin yolu
Birçok engellerle dolu
Elde bebek poşet puset
Gel de merdivende pes et :D

hahahaha uymadı ama uysa da yazdım uymasa da :D

Anlaşıldığı üzere Sühendan’ın evi 60 küsur merdiven sonra karşımızdaydı. Ancak elimizde üç büyük iki küçük insanoğlu bir adet de minyatür insanları taşımaya yarayan bebe arabası var idi.


Merdivenlere hüzünlü bir bakış attıktan sonra saatin de iyice geciktiğini düşünerekten azcık (!) daha yürüdük bir U çizdik eve geldik. Apartman kapısının açılmasıyla bebişlerin şen kahkahalarını işiterekten çıktık yukarıya… Ev kaçıncı kattı? Hiç düşünmedik bile. İstikamet seslerin olduğu yer… Bizi kapıda Yusuf ile Enes karşıladı. Bu kadar güzel bir karşılama komitesini görünce yorgunluklar uçtu hâliyle :D Eve en son biz vardığımız için Assolist edasıyla girdik içeri…



Minik prenses Erva!!

Kalabalıkta kimin kucağına gideceğini şaşıran Emin!!!


Herkese meraklı bir bakış attık acaba karşımda duran kimdi???


Tanışma ve kaynaşma çok hızlı oldu. 40 yıllık ahbaplar gibi başladık koyu sohbetlere…
Tüm ahali bizleri beklediği için bünyeler açlıktan kıvranıyordu. Hemen oturduk sofraya.


Oturuşumuz çok hareketliydi. Bir ses duyuldu mu tüm masa yerinden kalkıyor bebelere göz atılıyor asayiş berkemal ise eski düzende tekrar yerleşiliyor.


Benim oturuşum kısmen daha rahat oldu. Yere düşen kurabiye parçalarını elektrik süpürgesi ile almaya çalışan Sühendan bilmeden bana bir iyilik yaptı :D Talha süpürgeden korktu koltuktan uzun müddet kalkmadı. Bu müddet benim bir güzel karnımı doyurmama yetti :D Malum gezmeğe gidiyoruz diye hiç bişi yemediydik. :D


Talha oturduğu yerden yinede tüm bebelere yetti. Yusufcukta acılı bir iz bıraktı (umarım geçer :(). Seda teyzesinin aldığı araba tüm bebişlerin favorisiydi…
Bir ara Orhan Kerem Talha’yı ikna etti. “Bunu ben alayım bunu da şen al diyerekten kendi arabasıyla değiş tokuş yaptı. Yusufcuk Talha’nın bıraktığı izi çabuk unuttu yenilen pehlivan edasıyla Talha’nın dibinde bitti. Kuaybe ile günü Yusuf’u Talha’dan korumakla geçirdik :D (Gerçi üzülerek söylüyorum sanırım tüm bebeler nasibini almış Talha’nın şiddetinden. Çok özür dilerim blog ailesi:()


Çocukların mantığı çok ilginç. Birisi bir oyuncakla oynuyorsa demek ki çok iyi bir oyuncak o diye hepsi aynı oyuncağın peşine düşüyo. İşte bu anda gücü diğerlerine yeten galip çıkıyor. Annelerin ikna seansı pek de işe yaramıyor :D




Hazine bulmuş olan Talha!!!












Yapılan güzel sohbet, yiyilen muhteşem mamalar nihayetinde kalkma vakti geldi çattı. Evin muhtelif odalarına dağılmış ve gitme vaktine yakın güzel güzel oynamaya başlamış bebeler toplandı ve hazırlandık. Tam üstümüzü giymiştik ki Talha ile Yusufcuk sarmaş dolaş oldular :D

Aysun ve eşi sağ olsun bizi evimize bıraktılar. Buluşmaya giderken çektiğimiz çile dönüşte yaşanmadı. Tekrar teşekkür ederim Aysun ve eşi Bünyamin’e.


Sühendan bu gün itibariyle temizliği ancak noktalamıştır sanırım. Tekrar teşekkürler arkadaşım bizi ağırladığın için. Muhteşem bir gündü.


Başlıkta yer alan 9,5 bebe, İbrahim Berk, Erva, Yusuf, Talha, Muhammet, Orhan Kerem, Enes, Emin, Ahmet Melih ve yoldaki kardeşi :D
Dadılar Seda, Hacer, Aysun, Esra, Kuaybe, Sühendan, Zeynep, Minel ve de bendeniz Emine :D
Tekrar teşekkürler arkadaşlar. Çok güzel bir gündü… Tekrarını yaşamak dileğiyle…




Dip not: Bu kadar uzun yazmamın nedeni gelmek isteyip de gelemeyen arkadaşlara hizmet amacıyladır. Umarım hizmetimizden memnun kalmışsınızdır :D



ENNN DİP NOT: Hacer ve Zeynep ben bloglarınızı okuyamıyorum ama yaaaaaaaaa :(((((

2 Nisan 2008 Çarşamba

Horo.zumu Kaçırdılar!!!

Kitabıyla poz veren çilsiz horoz :D


Horozumu kaçırdılar,
damdan dama uçurdular

Suyunada pilav pişirdiler


Gah bili bili bili bili bil

Bili billi çilli de horozum kayboldu.


Horozumun tüyü kara,

sesi gider Üsküdar’a

Bugünlerde düştüm dara

Gah bili bili bili bili bil

Bili billi çilli de horozum kayboldu.



Profilden bir poz :D


Horozla nasıl oynayacağını henüz kavrayamayan Talha :D



Horozumuzu iftiharla sunarız blog ailesine :D



Malzemeler:

Bir adet boş tuvalet kağıdı rulosu,

beyaz kağıt

fon kâğıt

yapıştırıcı

düğme (ya da bizim kullandığımız, talha'nın parçaladığı arabaların lastiği :D)

makas :D


Hadi kolay gelsin arkadaşlar :D



Dip not: Talha işe gitme mevzusunda beni hâlâ zorluyor... "Anne işe gitme!" diyor. Bazen yanağımı severek "Anne işe gitme tamammı" diyor. Annecim işe gidip para kazanıp sana mama alıcam diyorum. O zaman da "Mama Alma" diyor. Annem beni ekmeğe yolluyor. Git ekmek al diyor. Talha kızıyor "Gitme Evde Dur!" diyor.

Dili iyice çözüldü maşaallah... Ancak bu sefer de benim boğazım düğümleniyor :(

Related Posts with Thumbnails